Siz O Hikayeyi Bi De Benden Dinleyin
Öncelikle kısa bi özet geçiyim. Pandemi döneminden önce bi matbaanın online baskı sitesini yönetiyordum, planladığım zamanda işten ayrılıp, Balıkesir Edremit’e gelmiştim. Bi süre hiç bir şey yapmadan, sadece geziyim tozuyum diye başladım yeni bi yaşantıya. Pandemiden önce de bi iş teklifi aldım. O gün bu gün aynı işe devam ediyorum, bir ayağım hala İstanbul’da ama buna da bi son vermek lazım.
Edremitte oturduğum yerdeki bi komşum var. Ben ne zaman evden çıksam, okula giderken ( heee bu arada Edremitte üniversite de okuyorum.), markete giderken vs. gördüğünde en paspal halime bile, İstanbul’lu olduğun çok belli, yine çok şıksın vs. diyip kendimi itici hissetmeme sebep oluyo. Ona da teşekkürler.
En ufak şeylere kafa yorabilecek şekilde yaratılmışım. Bu seferde kafamı masallara takmış durumdayım. Olayı şöyle özetleyim en güzeli.
İnstagram’da bi reels gördüm, gün içinde bi kaç kere aklımdan geçirdim repliği:
“Siz o hikayeyi bir de Kurttan dinleyin, Kırmızı başlıklı kız kaşarlık yapmış. “
Şimdi o hikayeyi bir de benden dinleyin, bakalım ne kadar doğru gelecek size.
Hayal-meyal hatırladığım kadarıyla bu saçma masalı anlatmaya başlıyorum.
Dedim ya en ufak şeylere bile kafa takabilecek kapasitedeyim diye, Yine taktım kafayı ama bu sefer masala .. Bir masal nasıl bu kadar saçma yazılabilirdi ki? Saçmalıklara gelirsek eğer,
Küçük kızımız gayet saf duygularla babannesine kurabiye götürmeye gider. Yahu kadın senin bu yaşlı anan, ölüyor mu kurabiye derdine de küçücük kızı koca ormanın içine gönderiyorsun?
Neyse herşeye rağmen kızımız yollanır.
Ormanda, sözde kurnazlık yapmaya çalışan bu kurt kızı görür.
Oha be !
Koskoca kurtsun maceraya ne gerek var ?
Oracıkta ye işte kızı arkadaşım.
Neden eve gidip annanenin kılığına girip ondan sonra kızı yiyorsun ?
Bu bir çeşit fantezi midir ?
Olayın daha öncesine gelirsek,bu kurt koca kadını midesine indirmiş.
Öyle ya midesi devasa bir büyüklükte demek.
Bir saçmalıkta şu :
Bu kadının kıyafetlerini kadını yedikten sonra nasıl giyiyorsun ?
Demek ki kadıncağızı soydun da yedin.
Neyse efendim kızımız gelir ve saçma sorularını sormaya başlar:
– Anneanneciğim senin gözlerin neden bu kadar büyük ?
– Seni daha iyi görebilmek için yavrum.
– Peki kulakların ?
– Seni daha iyi duyabilmek için yavrum.
– Peki burnun ?
– Seni daha iyi koklayabilmek için yavrum.
Der annanemiz.
Finale gelmeden önce diyaloğa bir bakalım.
Bu, seni daha iyi görebilmek, duyabilmek, koklayabilmek için yavrum cevapları nedendir ya ?
İnsanların organları büyük olunca daha mı fazla işe yarıyor?
Kepçe kulaklıların radar gibi işitmeleri lazım o zaman.
Ayrıca kızım sen saf mısın ?
Ellerini görmüyor musun anneannenin ?
Tüy yumağıdır mübarek.
Ama bu kadın yaşlı. Epilasyon nasıl yapsın diye aptalca bir düşüncen varsa bilemem.
Neyse son sorumuza gelir sıra ;
– Annaneciğim senin ağzın neden bu kadar büyük ?
– Seni daha iyi yiyebilmek için !
Der kurdumuz. Ve annaneyi tek lokmayla yediği gibi yer kızı.
Şansa bakın ki o arada avcı bu olanları görür. Korkusu yok demek ki avcının ,
vurduğu gibi kurdu bayıltır.
Derenin kenarına gider ve kurdun karnını açar. Annanemizi ve küçük kızımızı dışarı çıkarır.
Hayret nasıl yaşıyorlarsa artık onlar da neyse.
Sonra kurdun karnına taş doldurur. Ve herkes özgürdür artık.
Avcıda da biraz salaklık var sanırım.
Sen hayvanın karnını yarmışsın o zaten ölmüştür kan kaybından. Taş doldurmak neden be adam ?
Hayvan zaten ölmüş tokluk hissi duysun diye mi koydun o taşları ?
Sanmıyorum.
Bence bu avcının piskolojik sorunları var.
Masalımız normalde burda son bulur. Lakin bir rivayete göre de bu kız avcıyla evleniyormuş.
Öyle bir şey olduğunu düşünürsek, bu ikiliden akraba evliliği tadında çocuklar çıkar bence.
Bu masalla ilgili bütün düşüncelerimi yazdım. Ufak şeyleri kafayı takan bir insan olarak, bu avcının durumunu da kafaya taktım haliyle.
Bu konuyla ilgili görüşlerimi daha sonra dile getirmek dileğiyle…